24 Nisan 2013 Çarşamba

23 Nisan Ulusal Eğemenlik ve Çocuk Bayramından...

Öncelikle herkesin bu mutlu gününü kutlarım. Herşeye herkese inat birlik olduğumuz şu günlerde bayraklandırdığımız evlerimizin görüntüsü muhteşemdi.. İnşallah bugünleri aramayacağımız nice bayramlarımız olur.
Biz bugün kızımla eşimin annanesinin yanına Kurtuluş'a gitmeye karar verdik.. Sağolsun kızım toplu taşıma seyahatinde hiç zorluk çıkarmadı.
Hatta evden çıkarkenki uykusuna ara vermeden devam etti :)
Sağolsun annem ilk defa Nehir'le metrobüsü kullanacak olmam sebebi ile yalnız bırakmak istemedi. Mecidiyeköy metrobüsünden sonra eşimin annanesi ile Cevahir'de buluştuk.. Annanemiz Nehir gelecek diye bol sebzeli, etli bulgurlu mama hazırlamış sıcak sıcak buluşur buluşmaz mamasını yedirdik. Akabinde ayaklarımız yer gördü ve Nehir önde biz arkada koşturmalarımız başladı :)


Sonra direksiyonu annanemiz devraldı.. Bundan 30 sene önce torununu , eşimi aynı sokaklarda gezdirirken şimdi torununun çocuğunu gezdiriyor.. Allah herkese bugünleri yaşatacak ömür yazsın.. Başka bişey olsa gerek..
Mecidiyeköy'den Şişli camisine vardığımızda kuşlar selamladı bizi :)
Pisi pisi diye kuşları çağırdık.. Onlara yem verdik :)
Nehir kuşlara yem verirken bir bulgur ağzına bir bulgur kuşlara attı :)
Şişli camisinden sonra annem arkadaşına geçti. Bizim istikametimiz Harbiye'de çocuk parkına devam etti. ( Eşim bu parka oynamış, gezmiş büyümüş anlamı annane için büyüktü)
Kızımın ikinci kez salıncağa binişi. İlkinde korkmuş ağlamıştı. Bu sefer tam tersi oldu. Çok mutluydu. o güldükçe ben mutlu oldum..
Artık yürüyemez hale gelen ayaklarımız eve dönüş için sinyal verdi. Bu mutlu günümüz Annanemizin evinde son buldu :)

Güzel kızım seninde çocuklarınla kutlayacağın nice 23 Nisan çocuk bayramlarınız olsun..

19 Nisan 2013 Cuma

Haftasonu geldiiiiiii =)

Çalışan annelerin en mutlu günü haftalık mesaisinin son bulduğu gündür ... Cumartesileri çalışmıyor olmam iş yerimin en büyük avantajlarından.. Mesaimin bitmesiyle 2 gün boyunca kızımla tam zamanlı vakit geçiriyor olmak cuma akşamları eve hoplaya zıplaya gitmeme tek sebep :)
Hafta sonu yüksek oranla burada olamayacağım cumartesi günü kuzenler, abimler, arkadaşlarla hoş sohbet geçireceğimiz bir gece planlıyoruz. Gündüz temizlik akabinde yenecek mamaların hazırlığı ile ilgilenecek olmam sebebi ile şimdiden kızımla herkese Mutlu hafta sonları diliyoruz ... :)

18 Nisan 2013 Perşembe

Nehir'ime yaptığım/yapılan hazırlıklardan...

Çalışıyor olmamın sebebi ile pc başında geçirdiğim süre bir hayli fazla.. Hamileliğin öğrenilmesi ile ilgi alanım hamilelik, bebek, bebek hazırlıkları gibi konulara yöneldi haliyle... Çatı Katı İlkay'ın tatlı kızı için hazırladığı meşrubat bardaklarını çok sevmiştim. Hemen yapılacaklar listesine eklendi. Doğuma yakın hazırlanarak hastane odamızda ve eve gelen misafirlere meşrubat ikramında kullanıldı. Kutusu da yaklaşık 20 senelik komşumuz olan Hülya teyzemiz tarafından yapıldı.



Yapımı oldukça basit ve çok zevkli




 
Nehir'e oda yapacaktık ama öncesinde yatak odamıza sığacak bir beşik ararken Ebebekte oldukça küçük ve pratik olan park beşiği bulduk.. Odadan odaya taşınması, yatıya gidilen ziyaretlerde çantasına konup götürülmesi en büyük avantajı. Lakin ilk bebek heyecanından mıdır nedir gözüm doğuma yakın süslü püslü sepet beşiklere takılıyordu.. Eşimin annanesi ondan da alalım dedi ama bu kadar luzümsüz masrafa gerek yoktu.. Sonra internetten gezerken beşikleri süsleyen kişilerin var olduğunu öğrendim. İnternet ortamında bu tarz beşikler 300-400 TL civarında bir rakam söylüyorlardı. Çevremde bulunan terzilere danıştım 100-150 TL gibi rakamlar aldım kumaşları benim almam kaydı ile.. Yok yine çok geldi. Bu sefer aldım kumaşlar annem ve abimin o zamanlar nişanlı olduğu eşine biz bunu yapacağız dedim :) Nitekim de 25-30 TL gibi bir masrafla bu işi de kıvırmış olduk :) Sonuçtan çok memnun kaldık. Park beşiğin yatağını aşağıya indirdiğimiz 6 aydan sonra giydirdiğimiz süsü çıkarıp ailedeki bir sonraki bebeğe sakladık :)
 

İşte sonuç böyle...


Nehir'in oda kapısı içinde Yelizin Dünyasında bir okuyucu tarafından yapılan pon pon kapı süsünü çok beğenmiştim. Hazırlıklar aşamasında evde bulunan renkli iplerden ponponlar yaparak misinaya dizip aklımdakini gerçekleştirdik tabiki yine anne ve abimin eşinin desteğiyle :)

 


Cıvıl cıvıl kapı süsümüz yerini buldu :)





Yapılan onca şeyden bazıları bunlar.. Hamileliğe renk katan tüm güzellikler Minik Kurabiyem için..


17 Nisan 2013 Çarşamba

Nehir'in doğum macerası :)

Hamileliğim sıkıntılı geçti. İlk 4 ay düşük tehlikem vardı, iğneler.. ilaçlar yormuştu...Tehlikem geçti bitti derken ohh işyerime 37. haftaya kadar çalışabilir raporu sunacağım 32. haftada erken doğum riski ortaya çıktı. Çalışmam ayakta durmam yasaklandı. İşimi bir başkasına bırakıp doğum iznimi erkenden başlatma gibi bir lüksüm yoktu. Sabah babam işe bırakır 2 saat sonra geri gelir beni alır ve eve bırakır işlerimi evden yürütüyordum. Doğuma yaklaştığım haftalarda normal doğuma uygun vücut yapısında olmadığım doktorum tarafından söylendiğinde doğum için tarih belirlenme süresine girdik. 38+2 de 10 şubat 2012 için tarih aldık. Ama bu tarihi beklemek hiçte kolay olmadı. Kaşıntı belası  bi rahatsızlık girdi tüm vücuduma.. Sabahlara kadar kaşınıyordum. İçten gelen bi kaşındı öyle ciltte kızarıklık , alerji yoktu. Doktorum Hamilelikte olabileceğini gelip geçici bir durum dedi ama öyle geçecek gibi değildi .İnternet araştırmalarımda hamilelikte bebeğin karaciğere baskısıyla böyle bir kaşıntının ortaya çıkabilir olmasından haberdar oldum. Doktoruma söyledim.  Evet olabilir kan tahlillerinde bakalım dediğinde.. Evet o doktorun bunu aklına bile getirmediği benim internet araştırmasında öğrendiğim bir olguyla karşı karşıyaydım. Karaciger enzim değerlerim tavan yapmış safram kana karışıyor, sarılık geçirecek duruma gelmiştim. Ve bunu doğuma sadece 2 gün kala öğrendim. Doktorum bu durumda doğumumu kendi hastanelerinde gerçekleştiremeyeceklerini tam donanımlı ya Çapa yada Cerrahpaşa'da  acilen doğuma alınmamı söyledi.  Hastane arayışı içindeyken eşimin iş çevresinden bir tanıdığı Çapa hastanesinin kadın doğum profosörünü arayabileceğini söyledi. Kendi özel doktorumun verdiği tarihten 1 gün önce prof. dr. arandı hastaneye yatış yapmamı sağladı.  Saat 22:00 sıralarında Çapa hastanesinin riskli gebelikler bölümünde yatışım yapıldı. Her iki saatte bir 2 tüp kan alınıyor değerlerimin maksimum seviyeye çıkıp çıkmadığı kontrol ediliyordu. Sanıyordum ki hemen sezeryana alınır doğumum gerçekleşir ve bu kaşıntı hastalığıma son verilir.. Yok olmadı gittiğim akşam, gece 3'e kadar Nst'de bebeğim dinlendi ve sancı durumuma bakıldı. 3ten sonra odama çıktığımda hiçbirşey yiyip içemeyeceğim konusunda uyarıldım. Çünkü her an ameliyat ile doğuma alınabilirdim. 10 şubat sabahı kendimi doğum için hazırlamaya çalışırken kan tahlil değerlerimin yükseldiği ancak maksimum seviyeye ulaşana kadar suni sancı ile normal doğum yoluna gidileceği bildirildi. Kendimi sezeryan fikrine alıştırmışken bu da neydi ?  10 şubat sabahı suni sancı verildi. Sancılar vardı ama doğum için yeterli değildi. Akşama kadar ağlamaktan gözlerimde yaş kalmamıştı. Akşam sancı çıkarılıp odama alındığımda bu hastaneden gideceğimi burada doğurmak istemediğimi aileme eşime salya sümük anlatıyordum. Onlar drlara güvenmemi normal doğum için sancı vermeleri gerektiğini hastanede doğum olana kadar kalmamı istediler. Zaten kendi doktorumda hastanesine kabul etmiyordu ki (!) Neyse drlar ikna yoluna gittiler 1 gün daha sancı verelim olmazsa doğuma alırız diyorlar. 11 şubat günü hergünki işlem tekrarlanıyor. Sabah 7 de (günlerdir aç/susuz) gözlem odasına yatırıyorlar nst ye bağlıyorlar, sancıyı veriyorlar, her iki saatte bir 2 tüp kan, aralarda dr ve bilimum asistan kontrolü yok yine doğumu başlatacak hiçbir bulgu yok... Muayene odası ölüm gibi devlet hastanesi kimse halinden anlamıyor. Akşam 4 gibi nöbetçi doktor değiştirildiğinde durumum kendisine anlatıldı bir kez de kendisi ve tüm ekip arkadaşları muayene etti .. Beklediğim söz geldi yok 3günlük verilen sancıya doğum başlangıcı yok imkansız doğum başlamaz dedi. Bendeki mutluluğu tarif edemem :) Nstli yatağıma döndüğümde muayene eden dr hadi bugün senin doğum gününmüş hediyeni verelim dediğinde hoplaya zıplaya ameliyathaneye gidiyordum. Evet o gün tam 25 yaşına basmıştım. Kendi doktoruma bile diyememiştim 10 şubat olmasın 11 şubatta dünyaya gelsin kızım diye ama hayat bana hediyesini hazırlamıştı. Kendi doğum günümde kızımı kucağıma alacaktım. Bütüm sıkıntılarım.. yaşadığım onca stres bitti diyordum :) Yok yok bitmedi. Ameliyathaneye gittiğim genel anestezimi yoksa epudral anestezimi yapalım dediklerinde o zor kararı verdim. Kızımı ilk ben görmek istiyorum  genel olmasın dedim. Nitekim epudral için hazırlandım iğneyi belimden vurdular. Yattım ameliyat koltuğuna aman  Allah'ım o da ne tepemdeki lambadan karnımda olup bitenlerin hepsini görüyorum kafamı yan yatırıyorum yok olmaz düz tut diyolar :) Tepeme baksam kesilip biçildiğimi göreceğim :) Soğuk tentürdiyotu karnıma döktüklerinde çok soğuk dedim. Nasıl yani hissettinmi dediler..Evet hissettim. Uyuşup uyuşmadığıma bakmak için soğuk buz kalbını bacaklarıma değdiriyorlar  soğuk mu / sıcak mı diye hep soğuk hep soğuk.. Bende ki cevap aynı. SOĞUK .. Olmadı ozaman genel anestezi vereceğiz dediler . Haydaaaaaa :) o iğnenin acısına eziyetini çekmişken oldu mu bu şimdi diye düşünürken tepemde olan biteni görmeyeceğim diye de seviniyordum. Şükür ki genel olmuşum yoksa kescekler dikcekler naklen seyredecektim.. Vel hasıl Sağlıkla kızıma kavuştuk... Abimle eşinden gelen doğum günü pastamızda günün anlam ve önemine renk kattı :)
Hamilelik ve doğum maceramı yazarak Nehirim için önemli bir anıyıda kayıt altına almak istedim. Yılmadan usanmadan sonuna kadar okuyabildiyseniz tebrik eder teşekkürlerimi sunarım :)

Merhaba


8 senedir sevdiğim blog yazarlarını takip ederken.. neden bende kızıma anılarımızı hatırlatabileceğim blog açmıyorum düşüncesi ile başbaşayken burda buldum kendimi. Elimden geldiğince burda olmaya çalışacağım.
Sevgiler